Orman

 Orman, gökyüzünün sararmış ışıklarını nazikçe süzüp yere düşüren, yaşlı ağaçların arasında saklı bir dünyadır. Her adımda, toprağın derinliklerinden yükselen taze toprak kokusu burna gelir, nemli yaprakların üzerinde ince ince gezinen sabah sisinin buğusu havada kaybolur. Dev ağaçlar, kökleriyle toprağa sıkıca tutunmuş, dalları ise gökyüzüne doğru uzanmış, adeta gölgelik bir örtü gibi her tarafı sarar. Işıksız alanlarda, yalnızca aralardan süzülen birkaç ışık huzmesi, ormanın karanlık kalbinde parıldar.


Yerde, yumuşak yosunlar ve kırmızımsı yapraklar, her adımda hafifçe hışırdar. Kafes gibi örülmüş sarmaşıklar, ağaçların gövdelerini sarar ve bu yeşil halı, ormanın derinliklerine doğru uzanır. Kuşlar, ağaçların en yüksek dallarında şarkılar söylerken, ince ince uçuşan kelebekler, arada sırada nehir gibi akan bir rüzgarla savrulur.


Ormanın derinliklerinde bir huzur vardır, burada her şey birbirine bağlıdır. Yaprakların hışırtısı, rüzgarın ağaçlarla konuşması, yaprak döken ağaçların rengi… Hepsi birer parça gibidir, birbirini tamamlayan bir uyumun içinde. Yağmurdan sonra havada kalan nemli toprak kokusu, ormanın uyanan ruhunu hissedilir kılar. Birkaç yabani çiçek, güneşin izlediği yolları takip ederek minik mor ve sarı renkleriyle bu sessiz dünyada varlıklarını gösterir.


Bazen, ormanın derinliklerinde kaybolmuş bir kuytuda, patikalardan birinde, hafif bir hışırtı duysanız bile gözlerinizin arasından kaybolan bir hayvanın geçtiğini hissedersiniz. Her şeyin huzur içinde, kendiliğinden aktığı, doğal bir ritmin yaşandığı bu yeşil deniz, insanın ruhunu dinlendirir, zamanın nasıl geçtiğini unutmasına neden olur. Burada, doğa, insanı sadece görmekle kalmaz, onun içine işler, tüm duygularını, düşüncelerini kendisine katacak bir sakinlik yaratır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sonbaharın Beklediği

Yaprak

Yalnızlığım